dosya : düğün

     düğüncülük işini hiç sevmem. oldum olası kaçarım da böyle ortamlardan. keşke kimse düğün yapmasa, zaten katıldığımdan çok gürültüsünden dolayı rahatsız olduğum düğünler oldu. düğünler hep bir yerden beni bulurdu yani. anne tarafımdaki düğünleri hatırlıyorum. annem çok bayılırdı düğün işlerine, abimle bizi takım giydirmeyi çok severdi. siyah bir atlet ama üstü böyle desenli, altına da krem rengi bir kapri vardı mesela. onları aldığı zaman her gittiğimiz düğünlerde üstümüze çekiyordu. babamın asla katılmadığı bu düğünlere giderdik, annemin hatır rica aldırdığı çeyrek altını takardık. kimse de varlığımızı çok görmezdi zaten. öyle ortaya koşup oynayan çocuklar olmadık. bir kıyıda köşede oturur izlerdik abimle, bir an önce bitmeli ve gitmeli. 

    kendi isteğim ile bir düğüne sadece bir kez gittim. çorum'a babamın bir akrabasının düğününe gittim üniversiteyi kazandığıma. birisi diyorum ama amcamın oğluydu aslında bu kişi. yine de pek bir alakam olmadığı için kendisiyle, yabancıydık. oradaki herkesle çok yabancıydım. tek başıma gitmiştim zorlamayla ama yani inanılmaz yabancı bir ortamdı. ayak uydurmak çok zordu. daha evvel de gelmiştim, annemin sağlığında üçümüz birlikte gitmiştik. yine kafayı kuma gömmeli bir sekanstı. babamın aniden depreşen akrabacılığını buram buram yaşamıştık. adam kapı kapı gezdirmişti bizi, uğradığı evler kendisini bile doğru düzgün hatırlamıyordu biz de annemle utanıyorduk ehehe. 

    bu gidişimde ise, annesini de yakın zamanda kaybetmiş çocuk imajını iyi kullanmıştım. yani insanlarda doğal bir ilgi vardı üstüme. insanlar dediğim de yakın akrabalarım işte. amcam ki o zamanlar ilçe belediye başkan vekiliydi adam yani öyle bir yerde ama garibanın tekiydi. takmıştı beni peşine, bütün köyde tur atmıştık. hele kahvehane'de çayları içtikten sonra parayı bırakış şeklini hatırlıyorum. birkaç sene sonra da öldü kendisi. babam hiç sevmezdi ama gerçekten adam bana birebirde hiçbir yanlış yapmamıştı, ne zaman görüştüysek çok nazik davranmıştı. halam da çok iyi bir kadındır, evinde ağırladı beni sanki kendi çocuğuyum gibi yemek yediriyordu ahaha. kuzenlerim falan da iyiydi yani sıkıntı yoktu. bir de abdullah amca vardı. aslında bu adama ayrı başlık açmak lazım ama, adam ne zaman görsem bana yüklü miktarda para veriyordu. bir seferinde bu paralar ile telefon alabilmiştim yani öyle bir çıta. dedemin ters versiyonu, eğitime, nezakete, insanlığa saygılı bir adam. babam da kudurur kendisine, her gün isyan etmiştir zaten baba olarak dedemin denk gelmesine, abdullah amcaya falan sekseydi yanlışlıkla bugün iyi bir memur emeklisi olacaktı kesinlikle. abdullah amcanın güncel durumu bilmiyorum öldü mü kaldı mı? ama iyi adamdı. bunak halleri bile, düzgün diksiyonlu cümleler kuruyordu. 

    düğüne dönersek ki zaten yazının amacı oydu, ben biraz çorum hatırlama günlerine çevirdim işi. güzel bir düğündü. düğünün sahibi olan kuzenimin babası olan amcam yani farklı olan amcam da bomboş herifin tekiydi ya. adamın hal hareketleri izlerken delirmiştim. neyse işte bu altın takma sekansında, baya baya anonsta babamın ismi okundu ve benim vekalet ettiğim söylenmişti. oynamalar bilmem neler, öyle saatlerce sürmüştü düğün. bana da işte anı olmuştu. kendimi tanıtmıştım oradaki ahaliye. babamı bildikleri için, benim nasıl böyle farklı biri olduğumu kabullenmediler başta ama yani napalım iyi bi karizmamız var. doğal olarak sevildik sayıldık. üzerinden seneler geçti. bir daha oraya hiç gitmedim ama o gün için bence iyi bir imajdı. bir düğün için, nüfüsa kayıtlı olduğun ili ziyaret etmek de bir deneyim olmuştu benim için. bir birey olarak hissettiğim ilk zamanlardan birisidir. çok boş bir şeyi temsil etsem de, birilerinin yanında olmadan var olmak garip bir duyguydu. 

    düğün bittikten sonra da, bir başka kuzenimle vakit geçirmiştim çorum merkezde. tam kuzenim sayılmaz aslında, amcamın torunuydu bu çocuk. normalde istanbulda yaşıyorlar ama ailesi yaz için buraya çakmış çocuğu, dedesinin yanında takılsın diye. doğal olarak çocuk çok sıkılmıştı. cebinde parası bile yoktu. öyle umutsuz umutsuz gezdirmişti beni otobüs saatine kadar. benim de cebimde para vardı, harçlık koyup iki paket sigara almıştım. çok mutlu olmuştu herif. öyle bir boşluk ve yokluktaydı yani. bendeki rollenmeler de fena yani, kim oluyorum da böyle kıyak yapıyorum bilemiyorum. bir başka kuzenime de para göndermiştim üniversiteye başladığında. o zamanlar ben de öğrenciydim ve ayın sonunu zor getiriyordum. sanırım biraz şovculuk var bünyede. gerçi artık bunları yapma şansım hiç kalmadı biliyorum ama demek ki heves etmişim o günlerde. 

    düğün işi gözümde, bolca şarkı, bolca takı, erik dalı ve kadınların kıyafet telaşesinden ibaret. umarım o paraları harcadığınızda, takılan takılarla kara geçiyorsunuzdur. çünkü piyasanın çok pahalı olduğunu biliyorum. çok kalabalık bir aileniz de yoksa yani değiyor mu değmiyor mu bilemiyorum. düğüncülüğe çok sıcak bir tip değildim ama zaten hayatımın geri kalanında böyle bir şeye heves etsem de karşılama ihtimalim olmadığını biliyorum. bu da kafamda yer etmiş bir konuydu işte. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : uygur kardeşler

dosya : gravity falls