dosya : kaan tangöze

     duman grubunun solisti kaan tangöze ağabey elbette ki ayrı bir parantezi hak ediyordu. kendisi ile ilginç bir ilişkim vardır. çok severim, çok saygı duyarım ama bir yandan da anlamam. kafası çok başka çalışan bir tip olduğunu düşünürüm. bu yüzden kendisiyle alakalı olanları buraya dökmek şart oldu!

    lisede yakın bir arkadaşım çok fazla "duman" hayranı idi. yani sürekli bu gruptan ve şarkılarından bahsederdi. o günlere kadar varlığından haberdar olduğum ama çok fazla bilmediğim bir şeydi. o vesile ile o dönem tüm albümlerini dinleme fırsatım olmuştu. çok güzel, çok modern şarkıları olduğunu düşündüm hep. dinlettiren parçalar vardı. mesela; "her şeyi yak", "köprüaltı" , "dibine kadar" günlerce dinlediğim ve sevdiğim şarkılar olmuştu. onun dışında tüm diskografiyi aralıksız dinlediğim günler oldu. bir duman fanı olarak çıkmıştım.

    bundan sonrasını da hikayeler aldı tabi ki, gezi parkı döneminde çıkardıkları şarkı olsun. solistlerinin ahu hanım ile olan hikayesi olsun bir merak ve içine atlama isteği doğurdu. içini biraz karıştırınca öyle farklı, öyle değişik şarkılar çıkıyordu ki bayılıyordum. insanların çok bilmediği duman şarkılarını da çok iyi biliyordum. adamlar bir şey yapıyorsa, kaliteli bir şey yapma eğilimiyle hareket ediyorlardı. en azından bunu çok iyi görmüş ve hissetmiştim. 

    solistleri kaan tangöze mütemadiyen sarhoş bir adam olarak çizildi gözümde. hani güne viski ile başlayan, geceyi de masanın üzerinde devrilmiş boş bira şişelerinin yere düşmesiyle sızıp kapatan bir tip olarak canlanıyordu. bu kafanın da verdiği bir özellik olsa gerek, şarkılardaki tat insanı normal duygulardan uzaklaştırıyordu. güneşli bir günde, kahvesini alıp güzel şeyler düşünen birilerinin eseri değildi bu şarkılar. ayrıca konu çeşitliliği de hoşuma gidiyordu. evet aşk meşk işleri herkesin gündemi, ama duman grubu özelinde bazı konularda dikkat çekme ve mesaj verme amacıyla icra edilen şarkılar da göze çarpıyordu. 

    kaan tangöze'nin konserlerde "bal" isimli şarkıyı söylememesini merak edip araştırmaya başlamıştım. eski bir sevgilisi varmış ve ona "balım" diye hitap edermiş. bu şarkıyı da ona yazmış. daha sonra sevgilisi "ahu" intihar etmiş. kaan ağabey de bu sebeple ona ya da evvelinde bilmiyorum bu şarkıyı ona ithaf etmiş. kaan tangöze denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri, onun karanlık ama bir o kadar da gerçekçi lirizmi olur. sesi, yorumuyla birleştiğinde ortaya çıkan atmosfer, her dinleyicinin ruhuna farklı bir yerden dokunur. fakat onun hayatı ve yaşadıkları da en az şarkıları kadar derin ve dokunaklıdır.

    2002 yılı, kaan tangöze'nin hayatındaki en büyük travmalardan birine sahne oldu. sevgilisi ahu paşakay'ı kaybetmesi, onun ruhunda büyük bir yara açtı. paşakay, gencecik yaşında hayata veda ettiğinde kaan, bu kaybın şokunu ve acısını uzun süre atlatamadı. hatta belki de hiç atlatamadı. onun bu kayıpla olan hesaplaşması, en iyi bildiği şeyle; müzikle oldu.

    duman'ın "senin gibi" şarkısı, ahu paşakay'a yazıldı olarak bilinir. kaan'ın sesiyle bütünleşen bu şarkı, kaybın acısını ve boşluğunu en yalın haliyle anlatan parçalardan biridir. sözlerindeki derin hüzün, kaan'ın sesiyle büyüyerek dinleyeni de içine çeker. bir diğer şarkı olan "haberin yok ölüyorum" da sıklıkla ahu paşakay'ın ardından yazıldığı düşünülür. kaybedilen birine, ama bir yandan da yaşamla devam etmek zorunda kalan birinin hissiyatına dair büyük bir anlatım gücü vardır bu şarkıda.    

    fakat "bal" şarkısı başka bir hikaye anlatır. kaan tangöze, bu şarkıyı asla söylemedi. söylemek istemedi. bu parça, ahu paşakay'ın anısına yazılmış bir parçaydı ve onun için yeri ayrıydı. belki de kaan, bu şarkıyı söylemenin acısına dayanamayacağını hissetti. belki de onun kendi iç dünyasında saklı kalması gereken bir şarkı oldu. belki de söyledi inanın bilemiyorum bu bir şehir efsanesi gibi bir olay aslında. pek araştırma gereği de duymadım. sadece olayı romantikleştirmesi, bu şekilde bir anlama yorulması herkesin hoşuna gitmiş olacak ki kulaktan kulağa yayıldı. sonuçta kaan ağabey bu derin aşkın üstüne gidip de "seçkin piriler" ile evlenebilmişti. hatta kaan bey gibi bir şahıs için uzun bir evlilik de olmuştu bu. sonra başka bir hanımefendi ile evlendi falan. bu adamın evlilik sevmesi bile garip geliyor bana ama neticede garip bir adamdır. 

    ahu'yu kaybettiği dönemden sonra kaan tangöze'nin müzikal yolculuğu daha da derinleşti. duman'ın sound'u evrim geçirdi, sözleri daha da karamsar, sert ve çıplak hale geldi. onun söz yazarlığı, yaşadıklarıyla şekillenirken, sahne performanslarında da bu acının izleri vardı. kaan tangöze'nin sözleri her zaman bir hınç, bir isyan, bir hesaplaşma barındırıyordu; ama bu dönemdeki şarkılarda bu özellik iyice belirginleşti.

    yıllar içinde kaan tangöze, duman'la birlikte çizdiği yolda devam ederken, solo albümle de karşımıza çıktı. türk halk müziklerinin minimal çıplaklığında gezindiği "gölge etme" albümü, onun sanatçılık yeteneğinin farklı bir yönünü gösterdi. o her zaman en sade haliyle, sadece gitarıyla bile şarkılarını anlatan biriydi ama bu albümle, bütün dünyasını bir akustik gitar ve vokal aracılığıyla çizdi. onun sanatçılık yönü, en çok da "yalın gücün" ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor. bazen sadece bir gitar ve bir vokalle bir dünyayı anlatabilirsiniz. kaan tangöze bunu başarıyor. şarkıları, bütün bu yaşadıkların bir yansıması ve onun sanatçılık anlayışı, dünyaya gösterdiği kadar göstermediği taraflarıyla da varlığını sürdürüyor.

    lisede bir gün duman konserine gidecektim. çok hevesli idim, konser için gerekli parayı bulmuştum. sonra o paraya üç tane tişört birden alabilme ihtimali, kararımı bu yönde evirmeme neden olmuştu. bilmiyorum o an için daha mantıklı gelmişti. daha sonraki yıllarda kendisini yüzyüze görme şansım oldu, o yorgun bakışlar ve ayakta zor duran halimsi tavırlarıyla aynen hayalimdeki gibi olduğunu görmüş oldum. bu adam gerçekten özgün bir adamdır, benzerleri gelecektir ama asla bir üst modeli gelmeyecektir. bizim insanımız için, tek bir örnek olarak yerini çoktan almıştır... kayıplara yönelik şarkılarıyla, birini kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi hissettiren bir adamdır. selam olsun der ve dinlemeye devam ederiz...

    yakın zamanda çıkardığı, hatta çıkaracağı albüm konusunda çıtır heyecalıyım. tüm parçaları didiklemek istiyorum ama acele etmiyorum diyelim.

    bu da aklımdaki bir başka meseleydi işte. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : uygur kardeşler

dosya : gravity falls