dosya : televizyon
televizyon işi benim için her zaman özeldi. bugünlerde kendi bilincimle bir televizyonun kumandasını alıp açmam mesela. televizyonda izlemeye dair bir şey olduğunu düşünmüyorum galiba. burada da kocaman bir televizyon var aslında. kamera izleme işine kafam gitmese, gider lobiye o rahat koltuğa yayıla yayıla sadece öylesine izlerdim galiba.
ilk televizyon anılarım, tüplü televizyon ve cızırtılı antenle başlıyor. asla net bir görüntü yoktu mesela. ancak şöyle bir şey vardı; "teletext" inanılmaz bir olaydı. ben daha çok çok küçükken hatta ilkokuldan iki sene önce orası sayesinde okuma yazmayı söktüm. babam, çorumsporun o haftaki maçına bakmak için kullanırdı. ben de göre göre, önce girmeyi öğrenmiştim. mesela bir ismin nasıl yazıldığından yola çıkarak, harfleri çözmüştüm. sonra da anlamdırmaya başlamıştım ekrandaki harfleri. öyle öyle okuma yazma işini erkenden çözdük. matematiği nasıl çözdüğümü ben de bilmiyorum o ayrı mesela. haberleri falan okuyordum teletext'e bakarak. o yaşta çok mantıklı hareketler. bu okuma yazma işi, ilkokulun başlarında başıma çok iş aştı tabi, el yazısı diye bir şey çıkardılar saçma sapan ayak uyduramadık. neyse konu bu değildi.
sonra bir gün, playstation oyunları aldığım yerde gördüğüm ağabeyi bizim evde gördüm okul çıkışında. babam uydu almış. yani uydu anteni, onun da bir aleti olurdu televizyonun altına konurdu. net görüntü. başkalarında görüyorduk, duyuyorduk çok ütopik bir olay gibi geliyordu. mesela dayımlara gittiğimizde görüntü hep netti, ama eve geldiğimizde karıncalanmayı görüyordum. işte o net görüntü bizim de evdeydi artık. sonrası keşif işi. o aleti çözmek gerek sonuçta. kanalları sıralamak, kanalları düzenlemek hatta ismini değiştirmek. sonra meraklı hallerimle, yeni kanal eklemeyi de öğrendim bu tarama işleri vardı. kendime hobi edinmiş gibi, habire yeni kanalları öğreniyor ve ekliyordum. dile kolay, ne kanallar keşfettim o zamanlarda. mesela shopping tv vardı, gerçekten akla hayale sığmayan bir deneyimdi benim için. özellikle "açık eksiltme" isimli program. işin tezgah olduğunu anlayana kadar çok keyifliydi. çok yüksek bir fiyattan başlardı, o her yerde göremediğim muhteşem ürün ve finalde çok düşük bir fiyata gelirdi. "acaba ne kadar daha düşecek?" heyecanıyla soluksuz izlerdim. ürünler değişirdi, konsept aynıydı. özellikle gözlüklü bir hanım vardı ona bayılırdım. ilk aşklarımdan birisidir. bugün ismini hatırlamıyorum bile, bulma şansım da sıfır. ancak ekrana o çıkardı ve ürünü anlatıp dururdu tam yarım saat. arada gelen telefonlar ve finalde ulaşılan o küçük rakam. peki bu fiyat düşerken, arada alan kerizlerin durumu ne oluyordu? bazen kıyak geçerlerdi; "bugüne özel satın alan herkes final fiyatından alacak." diye. ben de ekran başında sevinirdim. sonra zamanla kendini tekrar edince bir şüphelenme başladı ve uzaklaştık.
bir başka ritüelim de, yabancı kanalları izlemekti. mesela; "al jazeera english" baya ingilizce haber izliyordum. türkiyeden bahsedilince heyecanlanıyordum falan. onun dışında gürcü kanalları vardı "rustavi" mesela. bir gece ayıplı filme denk gelince çok heyecanlanmıştım o kanalda. sansürlemiyorlardı. zaten bu tek çanak, çift çanak muhabbeti varmış. çift çanak olunca, yabancı kanalları izleyebiliyormuşsun, e tabi ayıplı kanalları da. bir süre o tarz kanal aramakla geçti tek çanaklı uydumla. bunu da gizleyecek değiliz. azerbaycan kanalları vardı. o zaman için bana göre sadece komik türkçeden ibaret kanallar. "neden düzgün konuşmuyorlar? dertleri ne?" diyerek kafayı tırlattığım zamanlar.
bizim cihazda bazı oyunlar da vardı mesela. oturur onları da oynardım. bir tane oyunu öyle bir ezberlemiştim ki, gelecek şekillerine kadar ezberimdeydi artık. onun dışında kanallar netti işte. bugün bakınca, ne bekleyeceğini bilemiyorsun ama o gün için çok başka bir deneyimdi bana göre. özellikle vaktinin çoğunu televziyonda geçiren bir çocuk için.
sonracığıma d çocuk izlediğim zamanlar vardı. d çocuk belirli bir saatte kapanırdı. oradaki çizgi filmleri hatırlamıyorum ama sadece; "tractor tom" isimli çizgi filmi hatırlıyorum. sabah altıda kanal açılırdı, ilk yayınladıkları çizgi film buydu. ben o kanalın açılma anını görmek, ve bu ilk çizgi filmi izleme işini kafaya çok takmıştım. baya sapık gibi altıda kalkıp bekliyordum. çizgi film çok saçmaydı ya. yani sıfır altı yaş grubuna uygun bir şeydi. o dönemler kaç yaşındaydım bilmiyorum ama bana çok basit geliyordu. yine de ritüellerime laf ettirmem. sonra bir gün; "cartoon network" diye bir kanal çıktı. çizgi film yayınlıyordu sürekli. hiç bilmediğim çizgi filmler. ingilizceydi, çok anlamıyordum ama gördüğüm şeylerden olayı anlıyordum. ilk; "camp lazlo" yu izlemiştim. bir sosisli sandviç bölümü vardı. o dönemler anlamadığım bir dilde izlemiştim. çok sevmiştim be. sonra dadandım oraya, izliyordum ama anlamıyordum. diğer çocuklara bahsediyordum kimse bilmiyordu. derken bir gün türkçe oldu kanal. o zaman iyice delirdim keyiften. bir sürü içerik vardı. sabahtan akşama kadar izleyebiliyordum. çok severdim cartoon network'ü. beğenmediğim şeyler de vardı ama hatır için izliyordum.
belirli bir döneme kadar televizyon işinin suyunu çıkarttım. hayatıma bilgisayar girince, biraz uzaklaştık tabi ki. yine de hala hatırladığım çok şey var. benim gibi bir tipin büyümesinde olumlu, olumsuz çok etkisi olmuştur. hiçbir denetim olmadan tabi ki.
bu da aklımda yer etmiş bir şeydi işte.
Yorumlar
Yorum Gönder