dosya : tiyatro

     tiyatro ile tanışmam isteyerek olmadı aslında. yani içimden gelerek denemedim bu duyguyu. ilkokulda bir gösteri olacak denildi ve oldu! bu kadardı yani bu işe kafayı sokmam. rol yapmayı çok severim. keşke imkanım olsa da sürekli rol yapabilsem. en başa dönersek, bu iş tek kişilik bir gösteri ile başlıyor sanırım.

    birinci sınıfta okuma bayramında, bana tarkan taklidi yaptırmışlardı. üstümde beyaz bir badi, altımda da kot pantolon sahneye çıkıp müzik eşliğinde dans etmiştim. yani bunu iyi yapıyordum niyeyse, dalga geçilmekten çok beğenilmişti. sonra da kaçıncı sınıf olduğunu hatırlamıyorum ama bir keresinde "tiyatro kolu"na atanmıştım. atanmıştım diyorum çünkü ben karar vermemiştim. işte o kolda da, hafta sonu için bir tiyatro kursu muhabbeti açıldı. istesem gitmezdim ama gittim. çok da güzel günlerdi o kurs. seval diye bir öğretmen yönetiyordu. kendisi ana okulu öğretmeniydi orijinde ama seviyordu bu işleri. sanırım bir de ek gelir telaşesi artık bilemiyorum.

    başlardaki boş işlerden sonra oyunumuz belli oldu. aslında hatırı sayılır bir sayıdaydık. turgut özakman'dan "ah şu gençler" isimli bir oyun gösterdi bize. başlarda bana yan roller geldi, gerçekten oynamak isteyen çocuklar kaptı ana rolleri. ancak bir skeçleri -skeç diyorum çünkü öyle bir kurguydu bu oyun- sergiledikçe benim roller artmaya başladı. neredeyse bütün bölümlerde ana rollere uçtum. düz okumuyor ve oynamaya çalışıyordum çünkü. bu işten de zevk almıştım baya. günü geldi sahneledik oyunu, iki günde tam beş kere. sekizinci, yedinci sınıftaki büyük kızlarla oynamıştım. hey gidi be, aslında bir videosu da vardı da bulamıyorum. en azından benim elimde değil yani o vidya. bu oyundan sonra tiyatro işini çok sevmiştim. ertesi yıl bir daha tiyatro kursu. bu sefer hoca değişmişti, temsil olarak da kısa bir çanakkale oyunu oynayacaktık. az kişili bir oyundu, üç beş alıştırma falan fistan derken başrolü zaten verdiler bana. bildiğin komutan olmuştum, şehit haberi vermiştim. artık nasıl oynadıysam çok beğenilmiş, vali bile gelmişti izlemeye. sonraki sene yine bir çanakkale oyunu yaptık. üç oyunda da farklı bir hoca vardı. 

    sekizinci sınıfta yine tiyatro kursuna gittim. seval hoca vardı yine kursun başında. lakin hayat değişmiş ben büyümüştüm. boş işleri geçip bir an önce oyunu oynamak istiyordum. kadın da bana özel muamele çekmedi, ağırdan aldı. sıkıldım tüydüm hemen... 

    daha sonra lisenin sonlarında canım yine çekti. aslında hep çekiyordu ama vakitsizlik işi fenaydı. hayat düzenim izin vermiyordu. gençlik merkezinin ücretsiz tiyatro kursunu duydum, bir gaza geldim gittim o kursa. aslında çok güzeldi ama sayı azdı işte. gelen kişiler de çok durmadılar, ayrıca pek önemsenmeyen bir kurstu çünkü ışıklar falan kapanıyordu biz geldiğimizde. yine de o kursun hocası isa bey'i unutamam. mistik bir tipti kesinlikle. böyle ellerini kollarını oynatarak, "metod oyunculuğu" falan diyordu. biliyordu adam bu ligi kesinlikle. whatsapp durumu da; "only god can judge me!" şekliydi. allahım inanılmaz bir adamdın sen. benden sigara istiyordu çünkü yakınlarımızda alacak bir yer yoktu. o da gariban ek iş olsun diye girmişti bu işe belliydi. yine de hareketli bir hayatı olduğundan emindim. yani her türlü yol vardı. mesela beni, christian bale oyunculuğu ile tanıştırdı. bu oyuncudan bahsederken; "idolüm" falan diyordu. allah sen ne etsin isa hoca.... benim de idolüm oldu ve bütün filmograsini izledim. hayat malesef kendisi ile yürümemize izin vermedi. aslında çok da heveslenmiştim ama olmamıştı. devam etmemişti kurs. başka türlüsüne de imkan yoktu zaten. 

    sonra da üniversite hayatı vs. aradan geçen senelerden sonra bir keşke kaldı içimde. hala çok istiyorum tiyatro ile uğraşmayı. yani bir mesleğim olamaycak bu farkındayım ama hobi olarak oynasam, hobi olarak bir topluluk ile takılsam çok mutlu olurdum. sütekli farklı davranmak ve rol yapmak istiyorum. son zamanlarda, tiyatrocu insanların kitaplarını okudum. ferhan şensoy ekolüne bir ilgim var. gönül fazlasıyla bir tiyatro istiyor. bazen okuyorum hikayelerini; "keşke böyle yaşasaydım" diyorum. çünkü aradığım huzur böyle bir hayatta saklı bence. eğer bir yeteneğim varsa, kesinlikle rol yapmak diye düşünüyorum. keşke bunu geliştirecek bir şeyler olsaydı. içimde kaldı çünkü. 

    gelecekte, hobi olarak da olsa bir tiyatro kursuna gitmek istiyorum. kim bilir belki önüme bir kapı açılır. hele hayatım şu noktadayken çok cazip bir şeymiş gibi geliyor. neleri yaşıyoruz bu hayatta, bunu da yaşamalı. zaten beceremiyorsam bunu da anlarım. sosyalleşmek mi? evet tiyatro bir seçenek. bu da kafamda yer etmiş bir şeydi işte. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : uygur kardeşler

dosya : gravity falls