dosya : yılbaşı

     bugün senenin son günü, hatta son saatleri. hazır aklıma gelmişken benim için 31 aralık gününü ve 1 ocak gününü bir değerlendirmem gerektiğini düşündüm. böyle zekiliklerim vardır. aslında yeni bir yıla olan bakış açım, eski yıldan farklı değildir. küçükken daha derin anlamlar yüklüyordum ama bu zamanla azalmıştı. bu sene özelinde biraz anlamlar yükledim. bakalım neler olacak? 

    yılbaşı benim için küçükken babamın gece eve getirdiği kuruyemiş ve iki buçuk litre kolaydı. öyle boş boş otururduk ve bunları tüketirdik. mutlu bir aile olsaydık gülüp eğlenirdik biliyorum ama bizim evde öyle olaylar olmazdı. işte bu kuruyemiş ve kola bir lütuftu zaten. sessiz sessiz oturup tüketmeliydik. öyle yılbaşı programı falan da açılmazdı. babam ne isterse o olurdu yani. bir de aldığı biletleri kontrol sekansı vardı. ondan geriye doğru saymak da hoş karşılanmıyordu malum anlarda. mesela dayımların evinde daha hareketli ve eğlenceli geçerdi. en azından bir aile ortamı vardı. bir yılbaşını orada geçirmiştik, ilk kez ondan geriye saymıştık falan yani. 

    ilerleyen senelerde de normalleşti bu yılbaşı işi benim için. kendim yaşamaya başladığımda ev arkadaşımla bir içme sekansımız vardı. her sene başka bir alkol denerdik ve çok çok içerdik. alkol beni çok etkilemiyor malesef, arkadaşım birazcık içtikten sonra yamuluyor ve eski hoşlandığı kızlara falan yazıyordu. ben gerçekten o kadar da etkilenmiyordum. sadece hafif bir çakırkeyf modu mu artık ne diyorlar o oluyordu. yılbaşı geceleri uyumayı sevmem ama. sabaha kadar oturmam gerektiğini düşünürüm. bir zamanlar omegleye falan girerdim bu geceye özel olarak. neyse işte bu denemelerde edindiğim tekila çok hoşuma gitmişti mesela. 

    sonra da kız arkadaşımla geçirdiğimiz yılbaşları vardı. bence çok çok güzeldi, yine içme vardı ve ortak eğlence vardı. her şeyi unutup, önümüze bakabiliyorduk. sanki bize ait olmayan bir gece gibi oluyordu. mutlu da geçiriyorduk o konuda bir şikayetim olmadı hiç. hatta son yılbaşımızda, kendisinin mesaisi bitmediği için telefon hattında girmişti yeni yıla, ben de köşede girmemiş gibi yapmıştım. işi bitince dümenden tekrar girmiştik yeni yıla. 

    yani yeni yıl, yeni umutlar demektir tabi ki. yeni bir sayfa demektir. 1 ocak sabahı sanki bir kronometreyi sıfırlar gibisindir. aslında ocak ayına girmek, benim için doğum günümün yaklaştığının habercisidir. minik bir heyecan içine girerim bu yüzden. bu sene tamamen kutlanmayacağının farkındayım olsun. her sene, 1 ocak itibariyle yazmaya çalışmışımdır. bunun için bir ajanda falan alırdım hep. sözde o seneyi baştan aşağı yazacağımdır ama hiç yapamamışımdır mesela. bu sene ajanda da alamadım. ancak projem bu blog oldu işte. mümkün olan her gün bir şeyler yazmalı, burayı dibine kadar doldurmalı. 

    bu seneki yılbaşım otelde geçiyor diğer günler gibi. şu an çalışıyorum. hatta 5 dakika kaldı yeni yıla. yazıyı yetiştirmeye çalışacağım. "yayınla" tuşuna bastığımda henüz 2025'e girmemiş olacağız mesela. bugün herkes izinli, koca otelde tek başımayım. herhangi bir alkol de tüketmeyeceğim. sadece kafamın içinde bir yerlerde bir telaşe var, bir heyecan var. yeni yılda yapacakları var bu kişinin. sessizlik ve sakinlik saran bedenimin aksine, içimde bambaşka şeyler dönüyor yani. bu benim en kötü yılbaşım olur umarım. yine de üzgün, çok yalnız veya mutsuz değilim. bu sene böyle olması gerekiyordu. birazcık tatsızım ama kötünün iyisi bu durum eminim. en azından açıkta değilim, konforum var. imkanlarım da var. 

    yeni yıl bana güzelliklerle gel. tam 365 gün sonra bu blogda güzel şeyler yazmak istiyorum. tek isteğim, işlerin bir tık daha iyi olması tabi ki. kendimin de zamanla daha çok iyileşmesini diliyorum. 

    iyi seneler, mutlu seneler. bu sene de kafamdaki bir şeydi işte...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : uygur kardeşler

dosya : gravity falls