dosya : black eyed peas

    işte geldik benim favori grubuma. onları da anmazsam olmazdı. çocukluğumda en çok dinlediğim, en çok sevdiğim şarkıların sahibi grup. hala daha şarkılarını çok büyük özenle dinlerim. dönemlerinin bir numarasıydılar. bütün konserleri inanılmaz boyutlardaydı. güney amerika'ya giderlerdi sallarlardı orayı, sonra bir bakmışsın japonya'dalar. iki farklı kültürü de aynı anda coşkuya sürükleyebilen, kalabalık konserlerin grubuydu black eyed peas.

    ilk keşfettiğim şarkı elbette, mtv türkiye'de denk geldiğim; "boom boom pow" şarkısıydı. başlarda saçma bulmuştum ama tekrar tekrar dinleye dinleye sevmiştim. sonra birden karşıma; "i gotta feeling" çıkmıştı. sanırım ilk hayranlığım, bir müzik grubunun iki şarkısını beğenme işinin ilk defa yaşandığı an. daha da sonra durmadılar, benim efsanevi şarkılarımdan "meet me halfway" yayınlandı. aslında bu bütün şarkılar aynı albüm çıktığı zaman ortaya çıkmıştı ama o zamanki aklımla tabi ki, şarkının klibini çekince yayınladıklarını zannediyordum. meet me halfway, görsel olarak bir çıtaydı. o uzay teması, şarkıya verdikleri anlam, klipteki o arayış... hepsi sanat eseri gibiydi. elbette şarkı da çok güzeldi. özellikle solistleri fergie... inanılmaz bir kadındı. o dönemin bir numarasıydı kuşkusuz. klipteki oyunculuğu bile inanılmazdı. meet me halfway, imkansızlıkları anlatır aslında. bir şeyin ne kadar zor olduğu gözler önündedir, yine de insan vazgeçmez. bir yerlerde, bir şekilde sonunun ne olacağını bilsen de karşılaşabilirsin umuduyla hareket edersin. dört grup üyesi de o klipte bir şeyi temsil ettiler. finalde de bir şeye ulaştılar ama biz ne olduğunu görmedik. yorumlamaya göre değişir elbette. bir evrende hepsi kavuştu, bir evrende sadece ikisi kavuştu, bir başka evrende ise hepsi kaybolmuştu derinliklerde. meet me halfway benim için çok özeldir. 

    daha sonra imma ve rock that body şarkılarını çıkardılar. bu iki şarkının klipleri birleşti ve yine ortaya inanılmaz bir şey çıktı. adeta bir kısa filmmiş gibi, bir hikaye anlatımı gibi sürüklediler bu iki şarkıyı da. şarkıları zaten bir yenilikti, çektikleri kliplerle de bunu arşa çıkardılar. ben her klip döndüğünde kafayı yiyordum. o sıralar onlar dünya turnesi yapıyordu tabi. sonra birden yeni albüm çıktı; "the time" gayet güzel bir şarkıydı ama ölümcül vuruşu kesinlikle; "just can't get enough" oldu. japonya'da çekilmiş bir klip. yine fergie kusursuz kadını oynuyor. diğerleri de bir şekilde işin içinde yer alıyorlar. 

    daha sonra "don't stop the party" meselesi çıktı. ona bir klip bile çekmediler. sadece konser görüntülerini koydular bunun klibine. yine de izletiyordu kendini. ama bu klibin aslında bir veda klibi olduğunu kim bilebilirdi? belki o günler anlayamamıştım ama hüzünlü bir teması vardı şarkıyla bağıntısız. sonra fergie gruptan ayrılmak istedi. solo bir kariyer çizmek istedi. gruptan ayrılınca doğru düzgün tutan tek işi oldu. çünkü onun sihrini de veren arka plandaki will.i.am ve yancılarıydı. will.i.am ağabey de britney spears ile solo işler denedi. aman tanrım grup dağılıyordu resmen. en tepeye çıkmışlardı ve bunu bireysel işler için mahvediyorlardı. ki öyle de oldu. black eyed peas, en tepedeyken dağıldı. seneler boyunca ciddi hiçbir iş göremedik. 

    fergie'nin yokluğunda kalan üçlü bir şeyler ürettiler ve yakın zamanda tekrar yeni şarkılar hatta albüm de yayınladılar. yetmedi ama. benim bildiğim black eyed peas dört kişiydi. olay hepsinin kendi özellikleriyle bir ruh yaratmasıydı. herkes iyi olduğu işte dikkat çekiyordu. fergie söyleyecekti, will.i.am altyapısını yapacaktı. diğerleri zaten aktif görevlerini iyi yapıyordu. will.i.am, fergie gidince söyleme işini de kendisine yöneltmek istedi ama yetmezdi be adam. sen tekil değil, yancı bir solistsin. 

    mtv türkiye, bir hafta sonunu black eyed peas'a ayırmıştı. son albüm çıktığı zamanlar. abartsız söylüyorum, o hafta sonu sabahtan akşama kadar bütün şarkılarını dinlemiştim. hepsi birbirinden güzel hikayeli şarkılar vardı. işin içine bir anlatım katmışlardı. will.i.am hakkında eski kız arkadaşım fütüristik olduğunu söylerdi mesela, evet adam gerçekten de fütüristikmiş. tam olarak niye olduğunu hala anlamıyorum. sadece kendi sözlerinin birinde cidden de; "fütürizm" akımından bahsediyor. 

    bu grup benim çocukluğuma bir armağandı. keşke durmak bilmeselerdi. aralarında bir kırgınlık olduğunu, bir alıp verememek olduğunu duymuştum ama kendi içlerindeki konuşmaları bilemeyiz. belki bir last dance kıvamında bir şarkı yaparlar. sizi inanılmaz özlüyorum çocuklar! devam etseydiniz neler olurdu hayalini kuruyorum. bu da kafamdaki başka bir konuydu işte...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : gravity falls

dosya : it crowd