dosya : doğum günü

     işte o kutlu günlerden bir tanesi. yeni bir yaşa zıpladım bugün. elbette bunun hakkında yazacağım. annem beni bir 14 ocak sabahı, sabah dokuz gibi falan doğurmuş. baya tombiş bir bebekmişim. soğuk bir kış günüymüş. öyle hiç huysuzluk yapmamış, sakin bir şeymişim işte. kocaman kafam, dünyaya daha ilk geldiğim andan beri gülmeyi öğrenmiş. hep bir bilinçli, bilinçsiz gülümseme varmış yüzümde. neşeli bir bebekmişim. aileme neşe getirmiş miyim? işte bu başka bir mesele.

    benim için her zaman hassas bir konuydu. zaten işin özeti de çeşitli özentiliklerden gelmeydi. küçükken normal bir günden farkı olmayan bu gün, okula başlayınca pasta kesilen günlere döndü. tabi ki kesilen pastalar asla benim olmadı. hep bazı çocukların pastalarını yedim. ufacık bir dilim, yanında da kola veya fanta. insan içinden geçiriyor yani, benimki de böyle kutlansa ben de çocuklara pasta yedirsem diye. doğum günü olan o çocuk, o gün için hep özel olurdu çünkü. bilmiyorum, ben kendi açımdan bir mahcubiyet hissederdim. hediye almamışım, bu günün onun doğum günü olduğunu bile bilmiyorum ama pastasından yiyorum. çekinerek ve utanarak yerdim o pastaları. eğer cebimde bir para varsa ertesi gün ufak cinolardan alırdım hediye niyetine mesela. 

    kendi doğum günlerimde ise beklenti genelde, facebook duvarıma yazılan şeyler olurdu. doğum günümün bu şekilde kutlanması beni pek bir hoş hissederdi. sayı önemliydi tabi ki, ne kadar fazla insan yazarsa o kadar kıymetliydi. hatta bazı insanlara kendim yazardım duvarıma yazsana diye. o sayı gün geçtikçe azaldı, her sene daha az kişi yazdı duvarıma. ben önüne geçemedim, geçmek için bir şey yapamadım. daha fazla insana sevdiremedim kendimi. 

    annem büyüdüğümde doğum günlerimde bisküvi pastası yapardı. en azından doğum günüm olduğunda akşam evde tatlı bir şey yiyeceğimi bilirdim. bir hediye beklemezdim kimseden, aslında beklerdim de bunun olmayacağını bilirdim. duvarıma yazdırmak gibi değildi çünkü hediye istemek. biraz fazlaca ayıp bir şey olurdu. yıllar geçtikçe sessizleştim zaten doğum günlerim konusunda. kafama çok taktığım için, biraz öylesine kutlayan kız arkadaşlarım olmuştu. bir tanesi beni kafeye götürüp pasta yedirmişti, dilim pastalardan hani. üstüne de kırmızı bir kazak almıştı pek güzeldi yani. kız hakkında hiçbir şeyi hatırlamam ama o yaptığı şeyi hatırlarım mesela. can hoca da formula 1 arabası şeklinde bir usb bellek vermişti bana zamanın birinde. mesela o da kıymetli bir hediyedir. 

    üniversitede neredeyse her sene kutlandı doğum günüm. yine bunu belirttiğim için olsa gerek. hatta bir senesinde üç farklı grup kutlamıştı. resmen havalarda uçuyordum. değerli hissetmiştim. farklı insan modelleriyle bir paylaşımım olmuştu. hakkını vermek lazım ben de bir döneme kadar sevdiğim tüm insanların doğum günlerinde iyi şeyler yapmaya çalıştım. en azından hatırladım ve kutladım. bugün geriye bakınca çoğusu bunu hak etmiyordur ama olsun benim içimden gelmişti. 

    aldığım hediyeler, yediğim pastalar, okuduğum mesajlar, açtığım telefonlar... hepsi gözümün önünden film şeridi gibi geçer. tam olarak hangi insanlar tarafından, hangi dönemlerde önemsendiğimi anlarım. en azından hayatımda bir iz bırakılmıştır ve bundan minnettar olmuşumdur. bu sene özelinde abim aradı mesela, unutmaz her sene arar. sözle de olsa hatırladığını hissettirir. ben de onun doğum günlerinde pusuya yatmış gibi hareket eder kutlarım. içimden daha özel bir gün yaşatmak gelir ama imkan yetmez işte. onun dışında bir kişi de bana bir hediye yolladı. bunun meselesi başka tabi ki, ancak bu doğum gününden alabileceğimi aldığım bir hediye oldu zaten. incelik her zaman güzeldir. 

    gelelim yine bu doğum gününe. gelmesini hiç istemediğim bir doğum günü oldu. zor bir yaş geçirdim, çok zordu. mücadele etmesi, ayakta kalması, batması, yeniden başlaması. hepsi çok zordu. hayatımda yaşadığım en zorlu yaştı. kaybetmeyi iliklerime kadar yaşadığım yaştı. artık gücümün tükendiği bu yaş sona erdi. geriye kötü hatıralar kaldı, iyi hatıraların üstünü de karalayacak şekilde. şimdiki yaş için, yeni bir başlangıç klişesine girmeyi çok isterim. bilmiyorum neler olacağını, bilemiyorum ilerisini. daha zor geçer mi? giden yıllar nasıl gelir? artık yetişkinliğin zirvesine doğru adım adım giden bünyem bu yaşı da atlatır mı? sahi seneye neler hissedeceğim? bir mucize olacak mı? falan falan şeyler. yeni bir yaş, yeni bir sene, yeni bir defter. bunları istemiyorum. bunlar umutlandıracak ama günün sonunda utandıracak şeyler aslında. saate sürekli bakmıştım, gelmesin istedim 12. bak şimdi sabaha karşı oldu. doğum günümün dörtte birini de yedim üstelik.

    ne arandım, ne soruldum. hiç hevesim de yoktu işin acısı. eskiden heveslendiğim ve meraklandığım bu gün, artık normal günlerden farksız. kendimi özel hissettirecek hiçbir şey yok. rutinim neyse ona devam edeceğim. kendime bir hediye aldım! çünkü bunu hak etmiştim. geriye sadece ben kaldım, beni çok seven. doğal olarak da kendimi mutlu edecek kişi yine ben olacağım. göreceğiz, belki eskisinden daha iyi olur. belki kapılar açılır, bütün bu yaşadıklarım unutulur. 

    yine de doğum günüm kutlu olsun. kalbimin en derin köşesinde beni ferahlatıcak şeyleri kendime söylüyorum. ilerlemeye ve mücadele etmeye devam edeceğim. varsın şu anki zamanlar gibi yapayalnız olayım hiç önemli değil. bir gün insan kendi kendine de yetecektir.

    şimdi çok çok uzaklarda olan annemi de en tatlı duygularımla anıyorum. ne de güzel doğurmuşsun beni, ne de güzel vermişsin genlerini. canımın içi, seni çok özledim. bugün benimle gurur duymazdın biliyorum ama senin varlığın da bana kurtulmak için daha çok güç verirdi biliyorum. bu da aklımdaki başka bir meseleydi. selam olsun bütün 14 ocaklara...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : gravity falls

dosya : it crowd