dosya : en 40-6

     bu lanet belge için ne kadar uğraştığım geldi aklıma. alüminyum elektrik direği üreten bir şirkette çalışıyordum. beyaz yaka işi. evrak işini, ihale işini, belge işlerini falan takip ediyordum. öyle bir pastaydı ki bu iş, türkiye'de yapabilecek üç dört firma var. benim çalıştığım firma iki babadan birisi. tüm türkiye'de böyle bir iş dönüyor ve bu ihaleleri alanlar az çok belli gibi. bazen bizim payımıza düşen işlere de, diğer firma çelme takıyordu. bu çelmelerin en büyüğü kesinlikle bu belge/standart idi. neymiş efendim ürettiğimiz direklerde "en 40-6" uygunluğu olacakmış! bir anda karşımıza çıkan bu işten sonra, milyonluk ihale aniden ellerimizden kayınca. çözmek de bana düşmüştü.

    iş ihale kaybetmekle kalsa iyiydi tabi ki. sonra başka bir dümen çıktı. çözülmezse firmanın kapatılmasına kadar olan bir süreç başladı. hay allah nasıl halledeceğiz, nasıl yapılır nasıl çözülür? 800iq'nun çalışması gereken bir andı. önce yurtiçinde bir araştırma yaptım, çeşitli fake hesaplarla birilerine ulaşmaya çalıştım bilgi almak için. sonra tabi uluslararası bir araştırma gerekti. aradığım cevabı çok uzakta olmayan bulgaristan menşelli bir şirkette buldum. baya baya nasıl çözüleceği konusunda iletişme geçtik. hatta türkiye'den bir kişiyi bile ayarladılar benimle düz kontak için. tabi tuzluydu birazcık. yine de günler süren, eve dahi gidemediğim geceler süren. abartsız söylüyorum bin küsür evrak gereken bir işti. tamamladığımda derin bir oh çekmiştim. sonra onaya gitti falan firmayı kapanmaktan kurtardım. tabi bunun için takdir edilmedim çünkü benim işimmiş zati. yine de başkası olsa çözer miydi bilemiyorum...

    sonra bize ihale kaybettiren kısmı başladı. türk standartları enstitüsü'nden bir adam geliyor ve denetliyormuş. uygunluğu o veriyormuş bu sefer. hani para işi de çalışmıyor burada, dümdüz adamı memnun edeceksin teker teker testlerini yapacak geçerse öyle verecek. tabi bu adam beklediğimizden erken geldi, aslında ne zaman geleceğini de söylemedi. halil ağabey olması lazım ismi tam hatırlamıyorum. bu iş baskın denetimlerle yapılırmış. bir anda ortaya çıktı ve biz hazır değildik. yine şirketin çıkarları gereği oyalama işine giriştim. adam gerçekten entel bir adam çıktı. anlaşabileceği iletişim kurabileceği bir ben varmışım. uzun bir sohbete daldık, arka tarafta da bizimkiler inanılmaz bir acele ile evrak tamamlamaya ve örnek model çıkarmaya çalışıyorlar. 

    denetçi ağabey, hayatı seven modern bir adamdı. yaptığı işten pek memnun olduğu söylenemezdi. normalde kadıköy'de takılan, her gece ortamlara giren bir tipmiş. hayat onu random bir anadolu şehrine atıp, her gün düzenli mesaiye mahkum edince durulmuş. tabi bu denetim işleri için oraya buraya gitmek de ekstra bayıyormuş. rüşvet işine giremedim bile çünkü bütün konuşma boyunca onurdan ve ahlaktan bahsediyordu. reddettiği rüşvetleri falan anlattı. o anlattıkça da ben onaylıyordum; "pühh çivisi çıkmış bu işlerin" falan diyordum. onun üstüne şimdi bu yoldan ayak yapmak da olmazdı. ben tabi kelimelerimi seçerek, bugüne yetişmeyeceğini anlatmaya çalıştım bu işi. gerçekten sırf beni sevdiği için, muhabbetimden keyif aldığı için adam epeyce bekledi. yetişmemesini de çok büyük sorun etmedi. ikinci bir şans verebileceğini söyledi. o gün bana şey demişti; "olimpos'a git bir gün! ben çok keyif aldım.." diye. o da benim gibi çadır kuram, şezlong atam, ormanik sahil kıyılarında kamp şekli tatil yapam kafasında bir adammış. o yönden anlattığı maceralar çok ilgimi çekmişti, tabi donanımımı görünce, benim daha iyi yerlere geleceğimi falan düşümüştü;  "sende bu kafa varken yaşarsın hayatını çok takma." demişti. aynen ağabey kafayı gördük rezaletmiş. hani bu aramızda konuştuklarımız hayalinde hayali şimdi ama olsun, umarım denetçi ağabey bir yerlerde takılmaya devam ediyordur. maaşı falan baya iyiydi ve yükseleceği bir işteydi açıkçası.

    ikinci gelişinde oyalama işine çok katlanmadı ama, kibarca söyledi de bunu. e tabi haklıydı ama bizimkiler de arsız olduğu için bir şey ikinci defa işe yarar sandılar. neyse ki testleri geçip bundan da kurtulmuştuk. gerçekten çok zor bir belgeleme modeliydi. rakip firma resmen yapabileceği en büyük kazığı atmıştı bize. canımızı sıkmayı başarmışlardı ama bu işi çözünce bizim firma da oyuna geri dönebilmişti. inanılmaz  yoğun mesaili günlerdi. ancak şahsi sebeplerden ötürü özlemiyorum. 

    bu da aklımdaki başka bir meseleydi işte...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : gravity falls

dosya : it crowd