dosya : pamuk

     eve gitmemeye karar verdiğim yazdı. yine de bir iş bulmak, boş geçirmemek lazımdı o yazı çünkü para lazımdı. tamamen öylesine başvuru yapmıştım, işkurun o yaz için yaptığı; "sosyal çalışma programı" mıydı neydi öyle isimli bir şeyine. büyük ihtimal beni almazlar diyordum, ancak yedeklerden almışlar. yirminci mi otuzuncu mu ne yedek yani. hayırdır lise, üniversite tercihlerinde miyiz? kesin gelmez sıra diye moda girmiştim. sonra bir telefon geldi, görüşmeye çağırdılar. 

    nazilli'nin biraz aşağısında bir yerlerde; "pamuk araştırma enstitüsü" diye geçiyormuş. neticede bir işti ve para alacaktım. zaten işlerin niteliğine çok bakmam. her işi yapabilecek mentalde bir insanım. iş beğenmemek değil de, kendimi iyi satamadığım için oluyor bütün bu olanlar aslında. aman allahım bizi kocaman bir pamuk tarlasına saldılar. kızlı erkekli bir sürü öğrenci. diğer şehirlerde, hatta aydın merkez'de duyduklarım genelde bir kütüphane gibi işte devlet kurumu gibi büro işleriydi. biz ise pamuk tarlasına salınmıştık. inanılmaz bir sıcak, güneş tepede falan. yemek de paralıydı he yemiyorduk bir şey! bitkileri dişi-erkek diye çiftleştiriyor muyduk bir şeyler dönüyordu. sıcak olmasa güzel iş ama yoruluyorsun yani. bir de başımızda biraz sert birisi var, bildiğin ırgat muamelesi çekiyor bize. keşke ırgat olsak da parada eşit olsak yani. bizim alacağımız para hiçbir şey o iş için. 

    çok insanla kaynaşamadım. herkes başka kafa yaşıyordu. bir iki konuştuğum insan vardı işte. neyse efendim, bu tarlalarda sürünürken bazen de bir iki kişiyi seçip serada ölçüm yaptırtıyorlardı. bir keresinde şans bana döndü. sera'da oturup zibilyon tane bitkinin yaprak sıcaklığını ölçtükten sonra, sepserin bir laboratuvarın içinde buldum kendimi. oradaki hanımefendi çok iyi bir insandı. nazikti yani. benim 800 iq çalışmaya başladı hemen. bir iki algı operasyonu yapmaya başladım; "aslında size bir yardımcı iyi olurdu dimi ehehe" diyerek işlemeye başladım kadını. dedim; "biz baya insanız yani, bir kişiyi de sizin yanınıza verseler ne güzel olur." falan falan derken kadın moda girdi zaten. tabi orada bulunduğum sürece, ilgili davranma rolü ile olası bir yancılıkta çok işe yarayacağımı göstermeye çalıştım. ekipte bu işi benden daha iyi kıvıracak tipler vardı tabi. lakin yine de o sıcakta tarlada sürüneceğime, o laboratuvarda sepserin takılmak harika bir olay olurdu. 

    işe giderken sabah otostop çekmeye başlamıştım. benim gibi birini daha bulmuştum her sabah otostop çekiyorduk. bazı sabahlar kadına denk geliyordum, bazı sabahlar da atölyelerden birinde çalışan bir ağabeye. işte o ağabey de benim b planım oldu. arabasına binerek tanışmıştık. sonra işte atölyede tamir bilmem ne işleri yaptığını öğrendim orada. baktı ben bu konuları da biliyorum. bazen de o yancı olarak almaya başladı beni. diğer çocukların elinden hiçbir iş gelmiyordu gerçekten. sonra algılarım sonuç verdi ve tam zamanlı yancı olarak laboratuvarda takılmaya başladım. esprikler yapıp güldürüyordum kadını, iyi de eğleniyorduk. ayrıca ne dese de yapıyordum. kadının ihtiyacı olmadığı günler de atölyeye hemen. ağabey çay ısmarlıyordu bana. öyle öyle millet kafayı üşütürken sıcaklarda ben çok uzak kalıyordum. ayrıca bu görevlere çağrılırken de rolleniyordum. sanki çok kötü bir şeye maruz kalıyormuş gibi davranıyordum. böylece uzun süre kimse de şüphelenmedi benden. yani eziyetten, rahatlığa olan yolculuğumu da çok iyi gizlemiştim. çok verimli günlerdi. keşke tam zamanlı olsaydı. ertesi sene de kafayı uzatırdım da pandemi olunca yapmadılar galiba. 2019 yazı güzel bir yazdı. bunun başka sebepleri de var tabi. yine de pamuk araştırma günlerim benim için farklı bir maceraydı. 

    durduk yere, bitki işlerini öğrenmiştim. toprakla ilgili zibilyon tüyo almıştım. sulama sistemlerini kurmayı öğrenmiştim. piyangodan botanikçi olup çıkabilirdim. keşke kafa çalışsaydı da daha bilimsel bir mesleğim olsaydı cidden. zeki tiplere bayılıyorum. düşünceye gelince her şeyi düşünüp üretiyorlar ama amele işlerinde kötüler. işte ben o amele işlerinde iyi olarak, diğer tarafta da bir şeylere sahip olsaydım mükemmel bir aura yakalardım.    

    orada son gün yine tarlaya düşmüştüm. dünyanın en uzun günlerinden biriydi gerçekten. bir sürü pamuk şeettim. organik pembe pamuk üretimine şahit oldum. aslında çok büyük bir olaymış he. tübitak para falan akıtmış bunun için. sanırım benim kadın 400-500 denek içinden çıkartmıştı onu. zaferi kutlamak için de dondurma ısmarlamıştı. keşke üç beş de ataydın yani. elimde ölçüm cihazı habire yaprak ölçüyordum az emeğim olmadı bence. bir iki de kimyasal görmüştüm, değişik değişik şeyler vardı. o sıcakta o laboratuvar çok serindi ya... buradan pamuk üretiminde görev alan herkese selam olsun. bu da aklımdaki başka bir meseleydi işte. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

dosya : ipek

dosya : gravity falls

dosya : it crowd