dosya : the big bang theory

     "çok güzel diziydi". yani net bir giriş cümlesi seçecek olsaydım, elbette bunu seçerdim. tbbt'nin bende ayrı bir yeri var. ilk düzenli izlediğim yabancı diziydi. hani kaçak dizi sitelerinden bölümlerini izlediğim dizi olarak düzeltirsem. her perşembe yeni bölümünün yüklenmesini beklerdim. 

    televizyon tarihine damga vuran sitcomlardan biri olan the big bang theory, bilim insanlarını merkezine alan ve popüler kültürle harmanlanmış bir komedi olarak 12 sezon boyunca izleyicileri ekranlara kilitledi. ancak bu dizi sadece esprileri ve renkli karakterleriyle mi sevildi, yoksa zekayı ve sosyal ilişkileri sorgulayan derin bir yapısı mı vardı? 

    sheldon cooper, leonard hofstadter, howard wolowitz ve rajesh koothrappali, bilimle iç içe geçmiş hayatlar yaşayan dört arkadaş olarak dizinin temel taşlarını oluşturdular. bilimsel başarıları ve zekalar ne kadar yüksekse, sosyal becerileri de bir o kadar eksik kalıyordu. bu durum, diziyi yalnızca bir komedi olmaktan çıkarıp karakter gelişimlerine odaklanan bir hikaye haline de getirmişti yani. penny ise bu grup için bir denge unsuru. sosyal becerileri ve özgüveniyle, "dahilerin dünyasında bir normal" gibi görünen ama aslında grubun en güçlü karakterlerinden biri oldu. zamanla penny'nin zekaya bakış açısı değişirken, diğer karakterler de sosyal etkileşim konusunda geliştiler. bu değişimler, izleyicilere zeka işinin sadece matematiksel formüllerden ibaret olmadığını gösterdi. bir nevi penny sosyal zekanın anahtarı oldu bu ekip için.

    sheldon cooper karakteri her dönem komik olmayı başarmış bir kült olarak kaldı aklımda. bu komiklik, doğal davranışlarından kaynaklanan bir şeydi. senaristlere kızdığım noktalar, bazen onu bir salakmış gibi göstermeye çalıştıkları zamanlardı. bunun dengesini ayarlayamadıkları oluyordu. leonard o kadar komik gelmezdi bana, howard karakteri ile kendisine bir eş bulunduktan sonra komikliğini yitirdi. raj ise, her zaman bir can simidi misali, durgun geçen bölümlerin kurtarıcısı oluyordu. 

    dört zeki insan, karşı dairelerine taşınan bir kız. buraya kadar güzel bir hikaye evet, ancak zaman ilerledikçe bunun kimyasını iyi de tutturamadılar. leonard-penny ilişkisi bu kadar çabuk başlamasa, en azından bunun inşası bile birkaç sezon sürse daha iyi olurdu. ben bundan şikayet ederken, tüm ekibe bir eş bulmaları ayrı olaydı. tbbt'nin en kötü yanı bence komik olmayan kadın karakterlerdi. dümdüz şeyleri arkaya kahkaha efekti vererek komik gösterme çabası bence geçmiyordu. erkekler bir aradayken komiklerdi, ancak bir eş edindiklerinde onlara uyum sağlama çabalarıyla komiklikleri gidiyordu. sanki bir ilişki komedisine evriliyordu. bazı abartılı tepkiler gözüme çarpıyordu. 

    elbette genel manada harika bir yapımdı. tüm dünyada bu kadar sevildi hatta spin-off niyetine "young sheldon" dizisi çıktı. sheldon cooper, insanların kapılacağı bir karakterdi çünkü o gün için özgün duruyordu. böyle adamlar hep vardı ama seviyede ekranda gözükmemişti. insanlar zaten bir şekilde hayatlarında olan, ama geri durdukları bu personayı bir dizinin merkezinde görünce çok şaşırmadılar. bazı hal ve hareketler abartı dozuna kadar çıkıyordu ama karakter oyunculuğu öyle bir inşa edilmişti ki, abartılar bile normalleşiyordu. her şeyi bekliyorduk sheldon'dan. sadece bazı kurallarını ben de anlamsız buluyordum. leonard düz bir karakterdi kapasitesi belliydi. aslında duygusal, detaycı, sheldon kadar zeki ama o kadar takıntılı olmayan biriydi. penny ile olan ilişkisi evet dizi için olması gereken bir adımdı ama birden bir ilişki prensine dönmesi çok saçma gelmişti. howard, başlarda o sapığımsı halleriyle izletiyordu kendini. karakter özelliği olarak zaten öne çıkan huyu, bolca kadın düşkünü olması ama günün sonunda annesiyle olan ilişkisiydi. howard sürekli deneyen ve hep reddedilen, rahatsız edici bulunan bir tip olarak kalmalıydı. ona bir eş bulduktan sonra karakter sadece laf sokma özelliği olan bir şey haline geldi. raj ise genel olarak tarzını hep korudu. o da en az howard kadar kadın düşkünüydü ama bir yandan bir romantik yanı da vardı. iyi niyetli bir karakter olduğu işlendi hep içimize. kurduğu hayallerden bile utanırdı. 

    raj ve howard'ın ilişkisi çok güzeldi kesinlikle. birbirlerine yaptıkları, daha çok howard'ın raj üzerinde yaptığı şakalar hep güldürüyordu. özellikle sık sık onun hint aksanını taklit etmesi, her seferinde zayıf karından yakalıyordu beni. raj'ın da tepkileri çok güzeldi mesela bir bölümde, raj'ı şirketin uluslararası gözükmesi için çağrı merkezine koyma fikri geldiğinde, o güzel aksanıyla; "bu zekice ama ırkçı.. ama zekice." demesi yerlere yatırmıştı. bir de howard uzaya gidecekken, kurduğu hayaller efsane sahnelerdi. sheldon'un top havuzunda bazinga çektiği ve leonard'ın onu yakalamaya çalıştığı sahne de çok güzeldi. en unutulmaz sahnelerim bunlar gibi gözükse de, elbette bir sürü çok çok sahne var. 

    ben bu dizinin; "the big bang theory türkiye" isimli facebook sayfasında moderatör olmuştum. izledikçe replik paylaşıyordum. sayfa ben geldiğimde ölü gibiydi, paylaşımlarımla hiti tavana çıkarmıştım. buna  rağmen sayfa sahibi bir sabah ansızın beni moderatörlükten atmıştı. orada hala paylaştığım güzel replikler duruyor. çok fazla malzeme çıkıyordu ve ben çok gülüyordum. sonraları her güzel giden şeyin bozduğu gibi tbbt de bozdu ve finalini yaptı haliyle. olsun ben genel hatlarıyla razıyım. koskoca 12 sezon dile kolay. karakterlerin hepsi yaşlandılar dizi boyunca. genel anlamda hepsi de profesyonel bir performans sergiledi lafım yok. oturup salonda yemek yedikleri sahneler o kadar güzeldi ki. sanki yanlarında oturup muhabbete katılıyor gibiydin. raj hep yerde oturuyordu ya... 

    the big bang theory, zekayı sadece akademik başarıyla ölçmeyen ve bilim insanlarının sosyal yönlerini de keşfetmeye çalışan bir dizi olarak izleyicilerin hafızasına kazındı. mizahın ve zekanın kusursuz bir bileşimi olan bu yapım, hem kahkahalar attırdı hem de bilim sevgisini yaygınlaştırdı. belki de en büyük mesajı şu oldu: "zeka tek başına yetmez, önemli olan onu nasıl kullandığındır..."

    bazinga!

    bu da aklımdaki başka bir konuydu işte...