dosya : kahve
bendeki kahve kültürü çok gariptir. asla uykumu açmaz mesela kahve içme işi.. yani eğer uykum var ise, gerekirse en sert kahveyi içeyim hiçbir şekilde o uyku açılmaz. tabi işin farklı yansıması olarak çok fazla kahve tüketirim. var ise, almaya fırsat var ise tabi ki. yoksa her ay ihtiyaç listemde kahve işi yoktur. bazı zamanlar çok içerim, bazı zamanlar hiç içmem. sanırım son zamanlarda çok içiyorum... burada saatler bir şey tüketmeden çok zor geçiyor.
ilk olarak türk kahvesi işini hatırlıyorum. bizim evde babam ara sıra türk kahvesi isterdi. sanki bir naneymiş gibi bunu övünerek yapardı. o da benim gibi olsa gerek, kahve içse bile sızıp kalırdı bir yerden sonra. bir zaman sonra zorla bana yaptırmaya başladı. türk kahvesi yapmak kadar sıkıcı bir iş yoktur bence. bu bakır cezvelerden olsun istiyordu illa; iki kaşık kahve, iki fincan su ve bir tane kesme şeker... ardından ocak yakılır ve kaynayana kadar karıştırılır.. eğer geç kalır isen kahve taşar, erken de müdahele edemezsin... altını tam fokur fokur olduğu an kapatman gerekiyor. bu da köpüğünü sağlar falan... deli gibi söve söve yapardım o kahveleri.
çay ocağında tanıştığım dönem bunun bir makinesi mevcuttu. insanlar pekala türk kahvesi istiyordu ve kolayıkla makine sayesinde yapıyordum. inanın şu an nasıl yapıldığını hatırlamıyorum bile.. ama yine kaşıkla kahve koyma işi bir yerlerde karşıma çıkıyordu.. böyle hazne kapanırdı ve tik sesi geldiği an kahveler hazırdı. hiç uğraştırmayan harika bir duyguydu bence. o dönem türk kahvesi yapmakla bir derdim olmadı mesela. hatta kendim de zevkle içer, arada kendime de yapardım tık tık yani.
tabi nescafe kültürü de girdi hayatımın bir yerine, bir yerinde... üçü bir arada işi başlarda normal gelirdi, sonra bir dönem başkalarından görerek o halde de şeker eklerdim.. öylesi çok güzeldi. sonra ağır gelmeye başladı tekrar üçü bir aradaya döndüm. sonra o da ağır gelmeye başladı ve ikisi bir aradaya döndüm. gerçekten üçü bir arada işi feci zorluyor beni. yaşlandıkça şeker hassasiyetim artmaya başladı galiba. bu korkunç bir macera.. ikisi bir arada da çok yavan geliyor bilemiyorum. bir dönem filtre kahveye sarmıştım. bu bimde mi a101'de mi tam hatırlamıyorum bir ürün vardı. bardağın üstüne poşetini koyuyordun, suyu eklediğinde filtreleme falan yapıp filtre kahve yapıyordu. başlarda güzel ve zevkliydi ama sonra sorgulamaya başladım ya da hayatım giderek değişti bilemiyorum uzaklaştık o işten.
starbucks veya bilimum yerlerdeki kahve işlerini de çok severdim. bir dönem çok para harcadım bu işlere... tabi mekana gitmelik değil, genelde eve söylerdim. ya da o ayda yılda bir dışarı çıkmamda illa böyle bir yere gider kahve içerdim. bir numarası var mıdır bilemem ama bu beyaz çikolatalı mocha işini çok severim, vanilyalı latte işini de çok severim. öbür türlü düz kahveler için tenezzül etmem. tabi bu biraz niş bir zevk, aslında bütün parçaları önüme koyup baktığımda o kadar gerekli bir şey olduğunu düşünmüyorum. sosyal bir tip de değilim nihayetinde.. bu soğuk kahveleri de hiç sevmem yani. anlamsız ve manasız buluyorum bu ürün tipini.. kahve dediğin sıcak olur, hatta ilk eline geldiğinde içemezsin ve içmek için ılımasını beklersin. doğrusu budur. yine de hem starbucks, hem de bezeri mekanlara da selam olsun. bence amacına uygun kullanıldığında hepsi çok güzel mekanlar. kahve kültürü çok güzel bir şey ve çeşitliliği olması her insana hitap edebilir. fiyat politikaları inanın umurumda bile değil...
en favori kahvem, ikisi bir arada sütlü köpüklü idi. ondan hep bulunmuyor ve bu can sıkıcı oluyor bence. bazen üçü bir arada sütlü köpüklü, bazen de ikisi bir arada olmak üzere tüketiyorum son zamanlardaki kahve tercihlerimi.. bazen de duble türk kahvesi istiyorum buradaki restorandan. o biraz zevk işi olarak kalıyor çünkü bunu moralim çok iyiyken yapıyorum. mod yüksek iken duble türk kahvesi içmek bence harika bir duygu. yanına da şapp diye bir sigara yakmalı falan. gerçi elimde türü nasıl olursa olsun, bir kahve olduğu zaman sigara otomatik olarak belirip yakılıyor ama onun da içiş şekli farklıdır değil mi? kahve işi güzel ya.. bu kış bence iyi yoldaş oldu bana. müdürüm geldiğinde de, sütlü americano içiyorum her sabah falan. berbat buranın kahvesi ama olsundu yani beleş sonuçta. diğer makinenin kahveleri çok güzel ama onu kullanmıyorlar. leonica mıdır nedir öyle bir markanın dandik makinesini kullanıyoruz işte. misafirler de pek şikayet etmiyor gerçi.
aslında benim çalıştığım yer gibi otellerde şöyle bir durum var. hiç profesyonelce değil elbette ama bu kahvecilerin gönderdiği deneme için olan paketlerden çok geliyor. uzun bir süre sadece bu paketlerdeki kahveleri yapıyorlar ve kahve için para harcamıyorlar. öyle aham şaham bir kahve trafiği olmadığı için epey mantıklı oluyor. kerizler habire deneme için koca koca paketler getiriyorlar... yani büyük otelde elbette kurtarmaz bu da, benim otelde iş yapıyor yani. aklıma gelmişken iliştireyim...
bazen kahve içme işi beni çok rahatlatıyor. sessizlik, dışarısı ve sakin bir ortamda. hiçbir şey düşünmeden kahve içtiğim zamanlarda rahatlıyorum. bunu çok fazla yapamıyorum son zamanlarda.. taş çatlasın iki kere falan denk gelmiştir. üçüncüsü, dördüncüsü için sabırsızlanıyorum. ruhumun rahatlamaya gerçekten çok ihtiyacı var son zamanlarda. bunu sağlayacak şey kahve ise, buyurun bütün kafeinini içime akıtsın. ayrıca beyaz gömleğe döküldüğünde çok sinir bozan bir şey bu kahve onu da ekleyelim..
burada kahvemi gri kupamda içiyorum. emektar kupa içine çok fazla kahve girdi ve hala girmeye devam ediyor. başkalarının ikramı olan kahveleri içmeyi de çok seviyorum bu arada. türü ne olursa olsun, bir başkasının ikramı olan kahveler hep çok tatlı geliyor bana. bir de "kahverengi" meselesi vardır ama ona benim kültür yetmiyor sadece bir mantığa oturtamıyorum senelerdir. kahve içmeyi severim!
bu da aklımdaki bir başka meseleydi işte..
Yorumlar
Yorum Gönder