dosya : palyaço
palyaçolarla ilgili hislerim yıllar içinde epey değişti. küçükken onların abartılı makyajlarından, kocaman kırmızı burunlarından ve sahte gülümsemelerinden korkardım. sanırım birçok kişi de aynı duyguyu yaşamıştır. çünkü palyaçoların varoluşu zaten biraz ürkütücü. gözlerinin altına çizilmiş o dramatik yaşlar, bazen koca bir gülümseme, bazen gözyaşı izleri, her şey çok marjinal. bir yandan eğlenceli, bir yandan hüzünlü bir hava taşıyorlar. çocuk aklımla düşündüğümde, o kadar abartılı bir neşenin ardında bir şeyler saklanıyor gibi gelirdi. belki de palyaçoların en derin sırrı budur: mutlak bir neşeye ulaşmak için, biraz hüzün taşımak gerekir.
yıllar geçti, büyüdüm, hayatın pek çok yönüyle tanıştım. ve fark ettim ki palyaçolar aslında korkulacak değil, hatta özenilecek varlıklar. hele ki palyaço olmayı seçen insanlar... mesela modern family'deki cam'in bir palyaço personası vardı: fizbo. bu karakter bana inanılmaz sempatik geldi. cam'in palyaçoluğa duyduğu tutkuyu, kendi kendine eğlenebilme yetisini görmek beni mutlu ediyordu. bir insanın, tam anlamıyla kendini eğlenceye bırakabilmesi için palyaço olmaktan daha güzel bir şey olabilir mi? ancak burada bir soru devreye giriyor: bir insan palyaço olduğunda gerçekten başka birine mi dönüşüyor, yoksa sadece kendisinin gizli bir tarafını mı açığa çıkarıyor?
cam ve fizbo arasındaki ilişkiye bakınca, cam'in aslında sahnede bambaşka birine dönüştüğünü görüyoruz. normalde hassas, bazen fazla kontrollü ve biraz da kaygılı biri olan cam, fizbo olduğunda tamamen özgürleşiyor. sanki o palyaço makyajı ve kostümü ona başka biri olma izni veriyor. belki de palyaço olmak, insanın kendi içindeki bariyerleri yıkmasının bir yolu. ama burada şu da sorgulanmalı: eğer palyaço olmak insanı özgürleştiriyorsa, demek ki o kişi zaten içinde bu potansiyele sahipti, sadece günlük hayatında bunu dışa vuramıyordu. yani aslında palyaço olmak insanı farklı biri yapmıyor, sadece onun gizli taraflarını açığa çıkarıyor.
palyaçoluğun bir de karanlık tarafı var. yüzünü saklayan, abartılı bir gülümsemenin ardına gizlenen bir figürün, bazen ürkütücü olması kaçınılmaz. joker, pennywise gibi karakterler bunun en iyi örneği. hatta gerçek hayatta da birçok insan, palyaçolardan korkuyor. coulrophobia, yani palyaço korkusu, pek çok kişide var. çünkü palyaço, duyguların tam olarak okunamadığı bir maske. ve insanlar, anlaşılmaz olan şeylerden korkar. ayrıca, tarih boyunca palyaçolar bazen sadece eğlence figürü değil, birer korku unsuru olarak da kullanıldı. hatta bazı suçluların palyaço makyajı yaparak insanları korkutması, bu figürün sadece masum bir eğlence olmadığını gösteriyor.
bence herkesin hayatında biraz palyaçoluk olmalı. elbette burada sürekli burnuna kırmızı bir top takıp dolaşmaktan bahsetmiyorum. ama en azından o ruh halini benimsemek gerekiyor. komik olmayı, neşeyi paylaşmayı, insanları güldürmeyi... aslında işin özü biraz da şu: palyaçolar kendi kimliklerinden çıkıp başka bir şeye dönüşebiliyorlar. bir maske takıyorlar ama bu maske, onları olduklarından daha az değil, tam tersine daha fazla yapıyor. çünkü o makyajın, o kostümün içinde, içlerinden en saf hallerini çıkarıyorlar.
mesela eski tiyatro geleneğine bakarsak, palyaço figürü hep bir şeyleri temsil ederdi. antik roma'daki "mimus" karakterlerinden, "commedia dell'arte'nin arlecchino'suna" kadar pek çok farklı varyasyonu var. palyaçolar tarih boyunca toplumun aynası olmuşlar. bize kim olduğumuzu hatırlatmışlar. belki de bu yüzden bazen korkutucu, çünkü insanın kendisiyle yüzleşmesi kolay değil. ama tam da bu yüzden bu kadar değerli.
bugün palyaço dendiğinde birçok kişinin aklına sadece çocukları eğlendiren biri geliyor. ama aslında olay bundan çok daha büyük. mesela modern sinema ve televizyon palyaço karakterini kullanmayı çok seviyor. fizbo'nun dışında, dark knight'taki joker'i düşünelim. onun makyajı da bir palyaço makyajı ama amacı tamamen farklı. ya da stephen king'in "it" filmindeki pennywise... palyaço kavramı, sadece eğlenceli değil, bazen korkutucu, bazen de dramatik bir şeyleri temsil edebiliyor. bence bu da palyaçoluğun çok yönlü olmasının bir kanıtı.
son zamanlarda palyaçoluk bana çok güzel hissettirmeye başladı. belki içimdeki sıkışmış neşeyi açığa çıkarıyor, belki de hayata biraz daha hafif bakmamı sağlıyor. herkesin içinde bir palyaço var ve bu palyaço bazen gülmeyi, bazen ağlamayı, bazen de ikisini aynı anda yapmayı biliyor. belki de en sağlıklısı bu: hayata biraz palyaço gözünden bakabilmek.
mesela şey vardı herkes bilmez... bu cartoon network'de "sincap çocuk" isimli bir çizgi film vardı. bir bölümünde andy'nin babasının bir palyaço yüzü koleksiyonu vardı. bütün duyguları ifade eden yüzlere sahip palyaçolar... bu çok ilgimi çekmişti. iyi bir koleksiyoner olursam böyle bir figür seti isterdim. hani böyle; "mutlu", "üzgün", "endişeli" gibi surat ifadelerinin yer aldığı bir palyaço surat heykel konsepti gibi.. bunun bir adı da vardır da ben bilmiyorumdur sanırım... palyaço işini niyeyse seviyorum artıkın.
bu da aklımdaki bir başka meseleydi işte...
bu blog bana gerçek olduğumu hatırlatıyor.
YanıtlaSil